Değerli
kardeşlerim, kadirşînas Batmanlı hemşehrîlerim...
Ben bu
toprakların evladıyım. Yıllardır sizlerle beraber aynı toprağın ekmeğini yiyor,
aynı suyu içiyor, aynı havayı teneffüs ediyorum. Batmanlı olmaktan, sizlerin
kardeşi olmaktan ve bu güzel memlekete hizmet etme imkanı bulmaktan dolayı
Rabbime ne kadar hamdetsem azdır.
Hepimiz
Âdem’in çocuklarıyız. Bu fani dünyanın
gelip geçen yolcularıyız. Aynı güneşle ısınmış, aynı havayı teneffüs
etmişiz. Hamdolsun Rabbimiz birdir, toprağımız bir, ekmeğimiz ve suyumuz
birdir... Yüce Mevlam bizleri ilelebet bir, beraber ve kardeş kılsın. Zaten
mayamızda, yaratılışımızda mevcut olan bu kardeşliği bizlere her ân hatırlamayı
nasip etsin.
Öyle diyorum
hep... Bütün dünya, bütün güzellikleriyle bir masumun canına değmez. Hiçbir şey
insandan ve insanın mutluluğundan daha değerli olamaz. Şunu apaçık biliyorum
ki; biz yetişkinlerin, hangi makamda, hangi mevkide olursak olalım, hepimizin
aslî ve yagâne gâyesi çocuklarımıza huzur, refah ve kardeşlik dolu bir dünya
bırakmaktır. Yeter ki onların yüzünde tebessümün ışığnı görelim, her baba
bilir, bu dünyalara bedeldir.
Tüm Ortadoğu,
Ülkemiz ve daha özelde bölgemiz asırlardır acı içinde kıvranıyor. Malesef...
Yürekler dağlanıyor, vicdanlar kanıyor. Ellerimizin arasından yitip giden nice
Aylan KURDİ’ler, nice masum yürekler, nice tükenen ümitler... Ömrünün en güzel
yıllarını kan ve şiddet sarmalında tüketen masum gençler, yağız delikanlılar...
Gözü yaşlı, yüreği yaslı anneler... Torun hasretinde nineler... Allah
tarafından kardeş kılınmış, aynı toprakta birlikte mayalanmış, nikahı kaderin
eliyle kıyılmış, asırlar içinde bir olmuş, aile olmuş, yoldaş olmuş insanlar
arasındaki işte bu akıl almaz, vicdan kabul etmez çatışmalar...
Yaşı kemale
ermiş bir insan olarak, bir baba, bir ağabey, bir kardeş ve bir dost olarak ve
apaçık ifade etmem gerekirse, yüreğim sızlıyor...Bu kahreden bir azap. Bu fitne
ateşnin son bulması ve artık bu güzel insanların huzur ve refaha kavuşması için
yıllardır dua ediyor, Rabbimden niyazda bulunuyorum.
Tabi sözlü
dua ile beraber fiili dua da etmemiz lazım. Aksiyon almamız, hepimizin barış
için, huzur için kardeşlik için çaba sarf etmesi lazım. Her sözümüzde, her işimizde,
her tavrımızda kardeşliğin kokusu olmalı. Bulunduğumuz her ortamda huzur
teneffüs edilmeli.
Ümitvârım.
Hakkın, adaletin, refahın, huzur ve sükunun, barış ve kardeşliğin tesis
edileceği mutlu yarınlar için ümitvârım. Yeter ki hepimiz hakkın sesi olalım,
hakkı tutup kaldıralım ve yeter ki Hakka tapalım.
Hepimize iş
düşüyor şüphesiz. En küçükten en büyüğe, her makamdan her kimseye, her
meslekten her kardeşimize iş düşüyor. Hepimiz bir olacağız, tek yürek olacağız
ve taşın altına sadece elimizi değil tüm varımızı koyacağız. Hangi partiden
olursak olalım, hangi ideolojiyi taşırsak taşıyalım, dilimiz, dinimiz,
rengimiz, mezhebimiz her ne olursa olsun bütün ön yargılarımızdan sıyrılacak,
herkese yüreğimizi açacağız. Gönüller büyüyecek, ruhlar yücelecek ve orada
herkese yetecek yer olacak.
Şüphesiz bu
kritik günlerde, bu sıkıntılı konjonktürde siyasilere diğer herkesten daha
fazla görev düşüyor. Bunun farkındayım. Bu bölgede uzun yıllar var olmuş,
liderlik etmiş ve büyük hizmetler yapmış bir ailenin mensubuyum. Ben de uzun
yıllar halkımızın ve ailemin teveccühü ile hizmet etme imkanı buldum. Bilhassa
Batman... Gözbebeğim... Ellerimle büyüttüğüm evladım... Ruhumu işledim
Batman’a. Ben Batman oldum ve ben oldu
Batman. Bütün bunları göz önüne aldığımda, kendimi herkesten daha fazla sorumlu
hissediyorum. Bir şemsiye bir kalkan olsam diyorum, kimseye ateş değmese... Bir
deniz olsam, bağrımda tüm ateşler sönse... Bir mendil olsam, tüm gözyaşları
dinse...
Kardeşlerim!
Ey benimle beraber aynı dünyaya uyanmış, aynı vicdana bulanmış, ruhu bu acı
manzaralar karşısında ızdarpla sarsılmış, ruhu temiz, vicdanı deniz, kalbi aziz
dostlarım!
Tekrar
diyorum. Tekrar tekrar da söyleceğim. Ümitvârım. Huzur dolu yarınlar için ümitvârım. Refah
dolu yarınlar için ümitvârım. Dünyanın
vatandaşları olarak, aynı toprağın evlatları olarak ve aynı güneşin çocukları
olarak kardeşçe yaşayacağımız yarınlar için ümitvârım. Öyle günler olacak ki
inşallah, siyahla beyaz kucaklaşacak, her dilden her dinden her renkten insan
kucaklaşacak, bayramlar bayram, düğünler bir olacak. Ağıtlar mazi olacak, bize geçmiş hatalarımızı
hatılatan ve bir kez daha aynı hatalara düşmememiz için bizleri uyaran birer
acı hatıra olacak. Türküler, halaylar, horonlar olacak her evde. Annelerin
kaygısı -evladı evde sıcak yatağında yatarken- “Acaba evladımın üstü açık mı
kaldı?” kaygısından ibaret olacak. Delikanlıların meskeni üniversiteler,
kütüphaneler, spor salonları, futbol sahaları olacak. Rabbimin izniyle o günleri göreceksiniz.
İnşallah ömrüm vefa eder de, ben de o günlerde yüreği sururla ve gururla dolu
bir kardeşiniz olarak aranızda olurum. Yüce Mevladan niyazım budur.
Şiddetin ve
nice adı konulmamış trajedilerin son bulması için söylemin yetmeyeceğinin
farkındayım. Bunun için emek, sabır ve fedakarlık gerektiğini biliyorum. Dedem
Şeyh Fethullah’ın 1915 olaylarında sergilediği barış elçiliği misyonunu kendime
şiar ediniyorum ve barışın tesisi için yapılabilecek her tür fedakarlığı
halkıma ve kardeşlerime karşı bir borç biliyorum. Büyük mütefekkir Thomas
Paine’in şu meşhur sözünün tüm kardeşlerim tarafından bilinmesini istiyorum:
“Barışın
hiçbir maliyeti yoktur. Buna ek olarak tüm masrafıyla beraber herhangi bir
zaferden çok daha avantajlıdır.”
Rabbim
bizleri huzurun ve kardeşliğin hakim olduğu günlere eriştirsin.
Selam ve
saygılarımla...
|