Söyleşi: Melek Barış
Batman siyaseti için
önemli bir isim Ataullah Hamidi, 1983’de Belediye Başkanı seçildiğinde henüz 30
yaşındaydı. Genç ve arzuluydu, kabına sığmıyordu. Hedefleri vardı ve Batman’ı büyütmek
istiyordu. Ona göre Batman, yaşadığı süreçleri hak etmiyordu ve Batman’da daha
yapılacak çok şey vardı. Hamidi, üzerinde büyük emekleri bulunan Batman’ın il
olduğuna da şahit oldu. Batman’da birçok ilk onun zamanında gerçekleşti. Batman
siyasetine imzasını atmış olan Ataullah Hamidi, 13 yıl sonra tekrar siyasette
aktif olarak rol almaya başladı. Ak Parti birinci sıra adayı Ataullah Hamidi,
deneyimlerini geleceğe aktarmak niyetinde.
Gelecekte siyaset
yapacak olanlara örnek olmak istediğini kaydeden AK Parti Milletvekili adayı
Ataullah Hamidi, siyaset yapanlara da ince bir mesaj veriyor ve diyor ki,
“Yarın birbirimizin
yüzüne bakacak yüzümüz olsun. Biz hep beraber Batmanız.”
Çözüm sürecinin özünde
çok iyi niyet ve cesaretle başlatılmış tarihi bir süreç olduğuna vurgu yapan
Ataullah Hamidi, ancak bu sürecin çok iyi değerlendirilemediğini belirtti. Bu
projenin partiler üstü bir mesele olduğunu söyledi ve ekledi. “Bu proje,
partiler üstü, insanlar, kişiler üstü bir projeydi. Akan kanın, yaşanan
acıların son bulacağı, silahsız günleri müjdeleyen bir projeydi. Ekonomik
refahın da müjdecisiydi. Son kaç yıldır silahlar konuşmayınca memlekete huzur
ve refah hakim olmaya başlamıştı. Ama kalben inanıyorum, bu süreç tekrar
başlayacak, daha hızlı ilerleyecektir.
Batman için
yaptıklarını, yapacaklarını ve çözüm sürecinde gelinen nokta ile ilgili pek çok
önemli konuya değindiğimiz söyleşide, Ataullah Hamidi’den önemli mesajlar
okuyacaksınız.
Belediye Başkanlığına
seçildiğiniz dönem ile ilgili neler söylersiniz, nasıl bir Batman vardı?
Bildiğiniz gibi
ülkede 12 Eylül 1980 darbesiyle asker yönetime el koydu. Ülke zor dönemler
yaşadı. 1980-83 yılları arası demokrasi askıya alındı. 83 seçimlerine kadar
büyük bir siyasi boşluk yaşadı memleket. Batman, 80 öncesi yaşanan siyasi
çekişmeler, çatışmalar, arkasından gelen askeri yönetim sonrası, belki de
Türkiye'nin en çok sıkıntı çekmiş, en çok zarar görmüş, sahipsiz kalmış bir
şehriydi. Ne yatırımdan, ne hizmetten eser vardı. Asfalt nedir, yeşil nedir,
temizlik nedir bilmeyen, imar planlarından yoksun, caddeden, sokaktan yoksun,
ama bir o kadar da büyümüş ve genç nüfusu olan bir şehirdi. Tam da böylesine
yalnız bırakılmış, yaralı bir Batman'da Belediye Başkanı seçildim. Refah
partisinden girdim siyasete. Anavatan Partisi askeri yönetim sonrası yapılan
ilk genel seçimde Turgut Özal liderliğinde, ezici bir çoğunlukla tek başına
iktidar olmuştu. Biz muhalefetteydik. Tüm kısıtlı imkânlarımız, yerelde yaşanan
tüm muhalefete, engellemelere rağmen kolları sıvadık.
Neler yaptınız peki?
Batman'a yeni imar
planları yaptık. Yepyeni caddeler, sokaklar, parklar, bahçeler, meydanlar inşa
ettik. Halkın duaları ve olağanüstü destekleriyle büyük bir hizmet hamlesi
gerçekleştirdik. Yüksek moralle ne gece durduk, ne de gündüz, durmadan
çalıştık. Batman henüz 1955 yılında belde statüsüne kavuşmuş, 30 yıllık bir
belediyeydi. 30 yılda görmediği hizmetlerle ilk 3 yılımızda tanıştı.
Neler yaşadınız o
süreçte?
Tabi muhalefet
partisinden olmanın çok sıkıntısını yaşadık. Küçük imkânlarımızla daha
fazlasını yapamaz, kaynak bulamaz olmuştuk. Belediye hizmetlerimiz tüm
Türkiye'de ses getirmişti. Herkes şehrimizden övgülerle bahsediyordu. Tam da o
sıralarda rahmetli Özal, bizi ısrarla partisine davet ediyordu. Yapılan
hizmetlerimizi takip ediyor, bizi yanında görmek istiyordu. Batman için tüm
imkânları sunacağını, başarılarımızı taçlandıracağını vaat ediyordu. En yakın
dava arkadaşlarım, ailem ve sevdiklerimle görüş birliğine varıp Anavatan
Partisine geçtik.
Sonra?
İlk genel seçimde
Ağabeyim Kutbettin Hamidi de Siirt'ten milletvekili olunca, ikinci hizmet
atağını başlattık. Özal, verdiği bütün sözleri yerine getiriyordu. 3 yıl
olmadan 90 yılında Batman'ı il yaptık.
O halde Batman’ın her
karış toprağında emeğiniz var desek yeridir…
Biz o dönem hiçbir
çevre vilayette dahi yapılmamış toplu konut hamlesi yaptık. Bugün Batman'ın
çevre yolunda o gördüğünüz yüksek, güzel binaların temellerini bizler attık.
Batman tarihinde ilk defa otobüsler, toplu taşıma ve yeşil alanlarla tanıştı.
Bulvarlar düzenlendi. Sebze Halinden, otogarına, hastanesinden çevre yoluna,
köprüsünden trafik ışığına her hizmetle tanıştı. Belediye hizmet binası çok
eski ve küçüktü, odaların damı akıyordu. O dönem Türkiye'nin belki de en güzel
belediye hizmet binasını yapmak nasip oldu. Makina parkıyla en güçlü
belediyelerden biriydik, hatta şunu da söyleyeyim, bugün Batman Park olarak
bilinen alışveriş merkezinin arsasını da o dönemde belediyemize biz
kazandırdık. Atıl tesislerimiz vardı, hepsini yeniden inşa ettik. Mesela şimdi
kullanılan öğretmen evi, atıl çürük bir binaydı. Yıkıp bu haliyle yeniden biz
inşa ettik. Batman il olunca, vilayet konağından tutun, aklınıza her gelen
resmi kuruluş için binalar inşa ettik, satın aldık. Batman kabuğuna sığamaz
olmuştu.
Üçüncü dönem Belediye
Başkanlığını neden alamadınız?
Halkım 1994 yılında
bizi üçüncü kez seçse de seçimde yapılan bazı haksızlıklar neticesinde seçimi
kaybettik. Fakat halkım beni yalnız bırakmadı ve ardı ardına iki dönem Batman
milletvekili olarak parlamentoya gönderdi. Ankara'dan hizmet ve kaynak
yaratmaya devam ettim.
Bize Hamidi Ailesini
biraz anlatır mısınız?
Hamidi Ailesi çok
geniş ve büyük bir ailedir. Büyük dedemiz Şeyh Hamid, Mardin'e yerleşmiştir.
Büyük bir alimdi. Şah-ı Mardin olarak bilinir, türbesi Mardin'dedir. İlim,
irfan ehli olmuştur. Sonraki aile bireyleri ilim, irfan ve irşad amacıyla
coğrafyanın farklı yerlerine yerleşmişlerdir. Dedem Şeyh Fethullah Kayapınar'a,
daha sonra babam da Beşiri Sulan bölgesine yerleşmiştir. Bugün, Mardin, Savur,
Nusaybin, Kayapınar, Suriye ve daha birçok yerde yaşayan binlerce Hamidi ailesi
mensubu var. Biz babam Hıvzullah Hamidi'nin çekirdek ailesi olarak Batman'da
doğduk, büyüdük. Kardeşler, torunlar, yeğenler derken sayısı yüzlere varan
büyük bir aileyiz. Büyüklerimiz hep ilim, irfan ve barış ehli olarak
anılmışlar, sevilip sayılmışlardır. İnanç, etnik köken, mezhep ayrımı yapmadan,
barışın ve selametin elçisi olmuşlardır.
Bildiğim kadarıyla
dedenizin sulh insanı olduğuna dair halk arasında anlatılan bir de öyküsü var…
Dedem Şeyh
Fethullah'ı kendimize de hep örnek alırız. 1915 yılında coğrafyamız acılı
zamanlar yaşamıştır. O tarihte çeşitli nedenlerden dolayı, Aynvert denen köyde,
Midyat'a bağlıdır; sayısı binleri geçen, rivayete göre on binin üzerinde
Süryani'nin öldürülmek üzere etrafı sarılıyor. Kaç gün aç ve susuz, etrafları
sarılı olarak yaşam mücadelesi veriyorlar. Dedemden yardım istiyorlar. Dedem de
o coğrafyada ilminden dolayı çok değer gören bir zattı. Olay yerine gidiyor. Bu
insanların inancı ne olursa olsun öldürülmeleri haramdır, günahtır diye çağrıda
bulunuyor. Süryaniler emin olsunlar, diğer insanlar da onlara zarar vermesinler
diye iki çocuğunu Süryanilerin arasına katar ve onlar selamete erişinceye kadar
da yalnız bırakmaz. Bunun üzerinedir ki, yüz yıldır o insanlar onu minnetle
anarlar. Bütün manastırlarında dedemin resmi asılıdır; vefa borcu olarak. Babam
da aynı şekilde, sulh insanıydı. Birçok aile arasında yaşanmış kan davası, ölüm
ve küskünlüklerin son bulması için aracı olmuş elinden geleni yapmıştır.
Sonuç itibariyle?
Demem o ki; Biz bu
edep, terbiye ve görgüyle yetiştik. İnsanları sevdik, insanlara hizmet etmeyi
sevdik. Ailemizin, en küçüğünden en büyüğüne felsefesi budur. İnsan beşerdir,
şaşar, şaşabilir. Siyaset gibi aslında insanlara hizmet aracı olan bu mecrada
maalesef istenmeyen şeyler de yaşanabiliyor. Yaklaşık 30 yıldır aktif siyasette
olmamıza rağmen, rabbime şükürler olsun ki halkımızın arasında, başı dik, alnı
açık dolaşabiliyoruz. İnsanlar teveccühlerini, sevgilerini, güvenlerini hiç
eksik etmediler. Ne büyük bir lütuftur.
Peki, on üç yıllık bu
uzun arada neler yaptınız?
Bu zaman zarfında
siyasette aktif olarak yer almasam da hayatın ve halkın içindeydim. Siyasete
biraz daha uzaktan bakma fırsatım oldu. Ailemle, dostlarımla daha çok zaman
geçirdim. Okudum, izledim. Her vesileyle Batman'ı dolaştım, geçmişin, şimdinin
muhasebesini yaptım. Bu şehre, insanıma kazandırabildiklerimi düşününce mutlu
oldum. Gücümün yetmediği, eksik kalan, yarım kalan, belki de unuttuğum işleri düşündüğümde
hüzünlendim. İnsanız, hatalarımız, kusurlarımız, eksiklerimiz de olmuştur. Şunu
daha iyi anladım: İnsan, eserleri ve iyilikleriyle yaşar, ölümsüzleşir. Her an,
insanların gözlerinden, yüzlerinden sevgilerini gördüm. İnsanım bana bu
mutluluğu her an yaşattı.
AK Parti'den liste
başı olarak seçime giriyorsunuz. Hem de birçok insanın hiç beklemediği bir
zamanda, nasıl oldu bu?
Kadere, kısmete
inanıyorum. Rabbimin beni insanlara, memlekete hizmet etmek için, bir hizmet
eri olarak vazifelendirdiğini düşünüyorum. Siyasete başlarken de daha çok
gençtim, yirmili yaşlardaydım. 14 erkek kardeşiz, dördüncü büyük kardeştim.
Aktif siyaset için ailem bende karar kılmıştı, dedim ya nasip kısmet, öyle
oldu. Gençliğim Batman halkına hizmet etmekle geçti. Batman'da doğdum,
Batman'la büyüdüm. Hani her insanın idealleri vardır ya, benim de ideallerim
Batman'dı, insanım, memleketimdi. Türkiye'nin ve dünyanın birçok yerini
dolaştım. Gördüğüm her güzelliği Batman'a getirmek istedim. Kalkınmış her
memleketi gördüğümde, insanımın da kalkınmasını arzuladım. Size tuhaf gelebilir
ama bir kişiden çok, bir şehir gibi düşündüm hep. Anavatan Partisinde hep
birlikte memlekete ve ülkemize büyük hizmetler yaptık. Ama hayatta, hiçbir
koltuk, hiçbir parti, hiçbir makam ve mevki kalıcı değildir. İki dönem
vekillikten sonra, halkım beni üçüncü dönem de meclise gönderecek kadar oy
verse de partim ülke barajını aşamayınca seçilemedim. Sonrasında da
tecrübelerimi, birikimimi ve memleket için eksik kalan, yapmak istediğim işler
ve daha çok dostların talebi ve baskısıyla Ak Parti'de aktif siyaset yapmak
için bir iki müracaatım olsa da, kısmet olmadı.
Kısmet bugüneymiş…
On üç yıl zaman
geçmesi gerekiyormuş. Bu geçen zaman da çok iyi geldi bana. Çok faydalı oldu.
AK Parti de on üç yıl boyunca seçimler yaşadı, tecrübeler edindi. Demek ki
onların da bunu yaşaması gerekiyordu. Son seçimlerde olduğu gibi, bu seçimde de
talip olmamıştım. Son gün, sabah saatlerinde başbakan aradı. Aday yapmak
istediklerini söylediler. Ben her ne kadar artık siyaset yapmak istemediğimi
söylesem de, aileme, dostlarıma danışacak kadar zaman da tanımadılar. Vardır
bir hayır diyerek, kadere, kısmete her zaman inanan biri olarak, Rabbime
tevekkül edip kabul ettim. İyilikten, güzellikten, hizmetten haktan başka bir
amacınız olmayınca ve kendinizden de eminseniz bismillah demek için bir
dakikadan az zaman yetiyor.
İçinden geçtiğimiz
naif bir süreç var, çözüm sürecinde gelinen nokta ile ilgili ne söylersiniz?
Ben çözüm sürecinin
iyi değerlendirilmediğini düşünüyorum. Çözüm sürecinin çok iyi niyetle ve
cesaretle başlatıldığını biliyoruz. Bu sürecin amacı yıllardır süren sorunları
çözmek, halklar arasındaki buzları eritmek, yanlış anlaşılmış, ihmal edilmiş
meseleleri çözmekti.Bu gerçekten tarihi bir süreçti. Her kesimden insan belki
de 40 yıldır umutlanmadığı kadar umutlandı, destek verdi. Bu proje, partiler
üstü, insanlar, kişiler üstü bir projeydi. Akan kanın, akan gözyaşlarının,
yaşanan acıların son bulacağı, silahsız, kavgasız günleri müjdeleyen bir
projeydi. Ekonomik refahın da müjdecisiydi. Son kaç yıldır silahlar
konuşmayınca memlekete huzur ve refah hâkim olmaya başlamıştı. Ama kalben
inanıyorum, bu süreç tekrar başlayacak, daha hızlı yol alınacak belki. Başka
ülkeler, halklar arasında da benzeri sıkıntılar, süreçler yaşandı. Süreçler
kesintiye uğradı, çözümü bazen yıllar aldı. İnşallah bu zorluklar aşılacak,
aklıselim galip gelecektir. Bizim gerçekten de başka çaremiz yok. İnsanlar
huzur ve refah istiyor.
1 Kasım seçimleri
önceki seçimlerden daha sıkıntılı mı geçiyor, toplum sanki iki zıt kutba
bölündü, ne diyorsunuz?
Ülkeyi, halkları
kutuplaştırıcı, geren, zıtlaştıran siyasetin ne bu ülkeye, ne de halklara
hiçbir faydası olmadı, olmayacak. Bunu herkes yaşadı, gördü. Hepimizin ömrü bu
kavgaları, bu kısır çekişmeleri görmekle geçti. Hadi bizi geçtik, gelecek
nesiller adına üzülüyorum, çocuklarımız, gençlerimiz böyle kin ve öfke dolu bir
geleceği hak etmiyorlar. Onlara kötü bir gelecek bırakmanın vebali, bizden
öncekilerin ve bizlerin boynundadır. Her ölen insan, geleceği kararan her aile,
etimizden kopan parça gibi canımızı acıtıyor. Bu ülkenin sahibi hepimiziz.
Beraber inşa ettik. Aramıza fitne tohumları ekmeye çalışanlara izin
vermemeliyiz. Her evde kavga olur, haksızlıklar yaşanır, ihmaller olur,
adaletsizlikler olur. Kavgamızı kendi içimizde, konuşarak, tartışarak ve ortak
akılla çözmeliyiz. Etrafınıza bakar mısınız Allah aşkına, ülkenin etrafı ateş
çemberi, kan gölü. İnanç, köken, mezhep demeden herkes canını kurtarmaya
çalışıyor. Kürt de, Türk de, Müslüman da, Ezidi de, sünnisi de, alevisi de
kaçıyor. Denizlerde boğulacağını bile bile kaçıyor, yollarda ölmek pahasına
kaçıyor.
Pek sizce ne
yapılmalı?
Bütün halkımdan,
dostlarımdan, partimden ve partimden olmayan kardeşlerimden istirhamım,
fitneye, kavgaya, ötekileştirmeye izin vermemeleridir. Hakkın, barışın,
kardeşliğin dilini kullanalım. Biz hep beraber Batmanız. Yarın birbirimizin
yüzüne bakacak yüzümüz olsun. Bunca yıl siyasetten, tecrübeden ve muhasebeden,
hele de halkımın ve partimin bana bu güveninden, teveccühünden sonra, büyük
düşünmek, gelecek siyasetçiler için örnek olmak zorunda hissediyorum kendimi.
İnsanlar ve gelecek nesil, bizi güzelliklerle ansın, örnek alsın istiyorum.
Seçimleri Batman'a yakışır şekilde, birbirimizi incitmeden, karalamadan
bitirmeliyiz. Bütün dostlarımızdan, diğer partilere mensup olan kardeşlerimden
, tercihi hangi partiden olursa olsun seçmenlerden ricamız; hepimiz memleketin
selameti için kol kola çalışmalıyız. Batman, tüm ülkede örnek olsun istiyorum.
Bize yakışan budur.
Talip olmadığınız bir
zamanda aday oldunuz. Geçen seçim sonuçlarına baktığımızda, seçilecek durumda
olduğunuzu var sayabilir miyiz?
Aktif siyasette
olmasak da, sorumluluklarımızı her zaman sırtımızda taşıdık. Bunca yıl memleket
idaresinde, hizmetinde bulunup duyarsız kalabilir mi insan? Asıl siyaset ve
erdem, memleket sıkıntıdayken sorumluluk almaktır. Ben AK Parti'nin, öze dönüş
yaptığını, geçen zamandan ders çıkardığını düşünüyorum. Geçen seçim sonuçları
elbette arzulanan başarıyı sağlamadı Ak Parti'ye. Aslında Özal'dan sonra AK
Parti'nin büyük hizmetleri oldu memlekete, bunu kim inkar edebilir, ama belki
de söylemlerinde, anlatımlarında başarılı olamadılar ve belki halktan kopuk bir
zaman yaşandı. Çözüm sürecine odaklanınca yapılan hizmetler, çabalar göze
gelmedi; belki de eksiklikler vardı, herkes kendince sonuçlar çıkarabilir. Beni
dostlarım, seçmenlerim bilir, öncesinde hiçbir söz, vaat vermedim siyasi
hayatım boyunca. "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" sözü bu
anlamda doğru bir sözdür. Ben, Batman'dan iyi ve hayırlı bir netice alacağımızı
düşünüyorum. İnşallah mahcup olmayız ve daha 2 Kasım sabahı kolları sıvayıp
yepyeni hizmet hamleleri yapmaya başlarız.
Seçilmeniz halinde
projeleriniz nelerdir?
Her kesimden insan
çok mutsuz, insanların yüzleri gülmüyor. Ardı ardına iki bayram geçti, bayram
havasından eser yoktu. Yatırımcı, esnaf, işçi, memur, fakir zengin herkes
endişeli. Bu yüksek tansiyonla yaşanmaz, bu böyle süremez. Bu tansiyonu
düşürmek, bu havayı dağıtmak için acilen bir şeyler yapmak gerekmektedir. Barış
ve huzur ortamı memleketin en acil ihtiyacı, en büyük meselesidir. Her akil,
vicdanlı ve namuslu insanın bu ateşe bir su dökmesi gerekmektedir. Bence
önümüzdeki en büyük proje barış ve kardeşlik projesidir. Huzur ortamı olmadan,
bu tansiyon düşmeden, bu yangın sönmeden ne yapsanız boş ve kar etmez. En büyük
dileğim ve önceliğim bu yangına bir su dökebilmek, bu memleketin kalıcı
selamete kavuştuğunu görmek olacaktır. Sonrasında hizmet, istihdam ve yatırım için
gerekenleri fazlasıyla yapacağız. Bütün tecrübelerimi, bütün ilişkilerimi,
bütün zamanımı bunun için kullanacağım. Bir taraftan siyasi çekişmeler
yaşanırken, öbür taraftan işsizlik ve yoksulluk gibi dertlerimiz de var.
Kavgalarımızı bir an önce sona erdirip buna el atmak gerekiyor. Mevla’m
Memleket için çok güzel hizmet ve yatırımlar yapmayı nasip etti bize. İnşallah
bu huzur ortamını hazırlamak, kalkınmaya vesile olmak da bize nasip olur.
İyiler iyilikle anılırlar, gerisini tarih çöpe atar. Fani dünyada baki kalan
hoş sedadır, inşallah güzel günler yakındır.
Habere Ulaşmak İçin
Tıklayınız.
|